Birçok otomobil üreticisi içten yanmalı motorlara son verme konusunda aceleci davranıp, kısa süre sonra iddialı elektrikli hedeflerinden geri adım atarken, BMW farklı bir yol izliyor. Marka, benzinli motorlara son verme gibi bir söz vermediği için herhangi bir taahhüdünü de bozmadı. CEO Oliver Zipse, tüketicilerin tercih özgürlüğüne vurgu yaparak, yüksek elektrikli araç fiyatları ve gelişmemiş şarj altyapısını bu stratejinin temel taşları olarak göstermişti.
Alman iş gazetesi Automobilwoche'ye konuşan üst düzey bir BMW yetkilisi, markanın içten yanmalı motorlara olan bağlılığını bir kez daha teyit etti. BMW'nin Avusturya'daki Steyr fabrikasının müdürü Klaus von Moltke, çarpıcı bir açıklamayla, “İçten yanmalı motor bizim temelimizdir ve gelecekteki işimizi de finanse edecektir” ifadelerini kullandı. Geçtiğimiz yıl 1.2 milyon motor üreten bu tesiste, geleneksel güç aktarım organlarının geliştirilmesine hız kesmeden devam edileceği belirtildi. Mühendisler, içten yanmalı motorların geleceğini güvence altına almak adına, üç ila sekiz silindirli motorları yaklaşan Euro 7 düzenlemelerine uyumlu hale getirmek için çalışmalarını sürdürüyor.
BMW'nun sadece benzinli motorlara odaklandığı düşünülse de, dizel motorlar da henüz son nefesini vermedi. Von Moltke, şirketin içten yanmalı motorlarla uyumlu çeşitli yakıtları test ettiğini, dizel araçlar için HVO100'ün de bunlar arasında olduğunu açıkladı. “Hidrojenle İşlenmiş Bitkisel Yağ” anlamına gelen HVO100, yüzde yüz saf, karışımsız bir yakıt olarak öne çıkıyor. BMW, Almanya'da üretilen dizel araçları bayilere göndermeden önce bu yakıtla doldurmaya başladı bile. Şirket, HVO100'ün geleneksel dizel yakıta kıyasla CO2 emisyonlarını %90'a varan oranlarda azalttığını iddia ediyor. Ayrıca, bu yakıtın çevresel faydalarının yanı sıra, soğuk çalıştırmalarda daha iyi performans sergilediği ve yakıtın saflığı sayesinde mikrobiyal kontaminasyona daha az eğilimli olduğu belirtiliyor.
İçten yanmalı motorlara olan bu güçlü bağlılığın yanı sıra, BMW'nin Yukarı Avusturya'daki Steyr fabrikası, gelecekteki Neue Klasse elektrikli araçlar için "elektrik motorları" da üretiyor. Altıncı nesil elektrik motorlarının prototipler için ön üretimi yaklaşık bir yıl önce başladı. Bu motorlar, yeni iX3'ün Eylül ayında Münih'teki IAA Mobility fuarında tanıtılmasından önce hazır hale geliyor. Elektrikli crossover'ın seri üretimi ise bu yıl sonunda BMW'nin Macaristan'daki yeni Debrecen fabrikasında başlayacak.
BMW, uzun vadede içten yanmalı motorlara olan bağlılığını sürdürmesine rağmen, on yılın sonunda içten yanmalı ve elektrikli araç satışlarının eşit olarak (%50-%50) bölüşülmesini hedefliyor. Geçtiğimiz yıl BMW Group'un (Mini ve Rolls-Royce dahil) toplam satışlarının sadece %17.4'ünü elektrikli araçlar oluşturduğu göz önüne alındığında, beş yıl içinde %50 hedefine ulaşmak oldukça iddialı bir hedef. Ancak 2025'in ilk çeyreğinde elektrikli araç sevkiyatlarının yaklaşık %19'a ulaşması, şirketin 2030'a kadar bu dengeyi sağlayacağına dair güçlü bir inanç taşıdığını gösteriyor. Avrupa Birliği'nin 2035'e kadar yeni içten yanmalı motorlu araç satışlarını yasaklama planının uygulanıp uygulanmayacağı sorusuna ise Klaus von Moltke, “Bu tür varsayımlarda bulunmak bizim işimiz değil; bu anlamsız. Bizim işimiz, olası tüm senaryoları değerlendirmek, her birine hazırlanmak ve teslimat kapasitemizi sağlamaktır” şeklinde diplomatik bir yanıt verdi.
BMW, tüm seçenekleri açık tutuyor ve kaynaklarını tamamen elektrikli araçlara yönlendirmiyor. İçten yanmalı motorlara yatırım yapmaya devam eden marka, yeni bir sıralı altı silindirli benzinli M3'ün geliştirme aşamasında olduğunu zaten doğruladı, bu modelde muhtemelen bir tür elektrifikasyon da bulunacak. Daha büyük M5 ise silindir kaybetmedi; V8 motoru, giderek katılaşan emisyon standartlarını karşılamak için şimdi bir plug-in hibrit düzeneğin parçası olarak yola devam ediyor.
BMW'nun ana rakipleri olan Mercedes ve Audi'nin son dönemde içten yanmalı motor stratejilerinde "rota düzeltmesi" yaparak benzinli araç üretimini uzatma kararları alması, BMW'nin başından beri sergilediği bu istikrarlı duruşun ne denli öngörülü olduğunu da gözler önüne seriyor.
