Çin'in elektrikli araç (EV) endüstrisi, yıllardır süren iç pazar odaklı büyüme stratejisini radikal bir şekilde değiştirerek, tarihinde ilk kez yurt dışı yatırımlarını yurt içi yatırımlarının önüne geçirdi. Bu stratejik dönüşüm, küresel otomotiv pazarında dengeleri yeniden şekillendirebilecek devasa bir adıma işaret ediyor.
İç Pazarda Tehlike Çanları Çalıyor
Yıllarca süren devlet teşvikleri ve yoğun yatırımlarla Çin'in EV pazarı adeta bir patlama yaşadı. Ancak bu hızlı büyüme, "aşırı kapasite" sorununu da beraberinde getirdi: Dünyanın en kalabalık ikinci ülkesinde bile alıcıdan çok daha fazla araba markası ve modeli ortaya çıktı.
Markalar arasında başlayan acımasız fiyat savaşı ve yerel yönetimlerin üretim kotalarını karşılama baskısı, kâr marjlarını eritti. Bu durum, Çinli şirketleri daha yüksek getiri ve yeni pazarlar arayışıyla küresel arenaya iten ana faktör oldu. Amaçları arasında Avrupa ve ABD gibi pazarlardaki gümrük vergilerinden kaçınmak ve müşterilerin yerelleştirilmiş üretim taleplerine yanıt vermek de bulunuyor.
Yatırım Rakamları Yön Değiştirdi
Yatırım araştırma kuruluşu Rhodium Group tarafından yayımlanan yeni bir rapor, bu "tarihi değişimi" net bir şekilde ortaya koyuyor. Rapora göre, 2024 yılında Çinli şirketler, kendi pazarlarına yaptıkları 15 milyar dolarlık yatırıma karşılık, yurt dışına tam 16 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdi. Bu, yıllardır yatırımlarının %80'ini yurt içine yönlendiren bir endüstri için devrim niteliğinde bir gelişme.
Rapora göre, bu yurt dışı yatırımlarının yaklaşık dörtte üçü batarya üreticilerinden geliyor. CATL gibi devler, gümrük vergilerini aşmak ve nakliye maliyetlerini düşürmek için üretim tesislerini doğrudan müşterilerinin bulunduğu pazarlara taşıyor.
Küresel Genişlemenin Riskleri ve Pekin'in Endişeleri
Ancak yurt dışına açılmak, Çinli şirketler için zorluklarla dolu bir yol. Çin'de bir fabrika birkaç ay içinde kurulabilirken, Avrupa veya ABD'deki bürokratik engeller ve siyasi süreçler nedeniyle bir projenin hayata geçmesi yıllar alabiliyor. Rhodium Group, yurt dışındaki projelerin sadece %25'inin tamamlanabildiğini, bu oranın yurt içinde ise %45 olduğunu belirtiyor.
Bu durum, Pekin yönetimini de endişelendiriyor. Teknoloji transferi, istihdam kaybı ve "endüstriyel iç boşalma" gibi riskler, hükümetin gelecekte yurt dışı yatırımları üzerindeki kontrolünü sıkılaştırabileceği sinyallerini veriyor.
Sonuç olarak, bu rakamların sembolik anlamı oldukça büyük. Çin'in elektrikli araç geleceği, ilk defa kendi sınırlarının dışında inşa ediliyor. Bu cesur hamlenin karşılığını alıp alamayacağı zamanla görülecek olsa da, yaşanan jeopolitik değişim, elektrifikasyona geçiş sürecinin ne kadar küresel, rekabetçi ve riskli bir hale geldiğini gözler önüne seriyor.