Otomotiv dünyasının devi Toyota, elektrikli araç (EV) pazarındaki ciddiyetini artırırken, bu kararın arkasında Çinli üreticilerin baş döndüren hızıyla yüzleşmenin yattığı ortaya çıktı. Özellikle BYD ile yürütülen ortak bir proje sırasında Japon devinin, Çinli rakibinin geliştirme temposu ve mühendislik kültürü karşısında kelimenin tam anlamıyla "dili tutulduğu" bildirildi.
Geleneksel Üretim Anlayışı Sarsılıyor
Geleneksel otomotiv üretiminde bir aracın boş bir kağıt üzerindeki çizimden seri üretim bandına inmesi dört ila beş yıl sürerdi. Ancak elektrikli araç çağında, özellikle Çinli otomobil üreticileri bu oyun kitabını yırtıp atıyor. Geliştirme sürelerini iki yıl gibi inanılmaz bir süreye indiren bu şirketler, adeta yeni bir devir başlattı. Bu yaklaşım, Detroit'in metodik üretiminden çok, Silikon Vadisi'nin "hızlı hareket et, hata yap, sonra düzelt" felsefesini andırıyor. Çin'de yeni otomobiller artık bir akıllı telefon veya dizüstü bilgisayar güncellemesi sıklığında piyasaya sürülüyor.
Toyota ve BYD İş Birliğinde Şok Eden Gerçekler
Satış rakamlarına göre dünyanın en büyük otomobil üreticisi olan Toyota bile bu baş döndürücü rekabet karşısında zorlanıyor. Bu durumun en net kanıtı, BYD ile ortaklaşa geliştirilen bZ3 elektrikli sedan projesinde yaşandı. Reuters'in haberine göre Toyota mühendisleri, BYD'deki meslektaşlarının geliştirme sürecinin son aşamalarında bile büyük tasarım değişiklikleri yapma konusundaki cesaretleri karşısında şaşkına döndü.
BYD ve diğer Çinli firmaların benimsediği bu kültür, piyasaya çıktığında her detayıyla mükemmel olmasa da "yeterince iyi" araçlar sunmayı ve ardından yazılım güncellemeleri veya küçük revizyonlarla hızla iyileştirmeyi hedefliyor. Bu durum, titiz ve metodik üretim süreciyle ve ürettiği araçların neredeyse sahiplerinden daha uzun ömürlü olmasıyla tanınan Toyota için neredeyse kabul edilemez bir yaklaşım.
Hız mı, Kusursuzluk mu?
Toyota, ürettiği bir model için genellikle altı farklı prototip üretir ve her birini on binlerce kilometrelik gerçek dünya koşullarında test eder. Bu sürecin tek amacı, markanın simgesi haline gelen kusursuz güvenilirliği sağlamaktır.
Buna karşılık Çinli üreticiler, daha az prototip üreterek ve gerçek dünya testlerinden ziyade simülasyonlara ve yapay zekaya güvenerek süreci hızlandırıyor. Ayrıca, mühendislerin haftada altı gün, günde 12 saat çalıştığı yoğun bir iş kültürü de bu hızı mümkün kılan etkenlerden biri olarak gösteriliyor.
Toyota, BYD'nin hızı ve çevikliğinden etkilendiğini ve bu genç rakipten öğrenecekleri olduğunu kabul etse de, temkinli duruşunu koruyor. Çünkü BYD'nin hızlı üretimle piyasaya sürdüğü araçların yıllar sonra nasıl bir performans sergileyeceği henüz bir muamma.
Örneğin, BYD'nin bataryalarını kullanan ve Toyota'nın Çin'deki Tesla Model 3'e cevabı olan bZ3, yaklaşık 27.000 dolarlık fiyatıyla dikkat çekiyor. Daha da şaşırtıcısı, GAC ile ortak geliştirilen ve Lidar gibi gelişmiş teknolojilerle donatılan bZ3X SUV modelinin sadece 22.000 dolara satılması, Çinli markaların ne denli agresif bir fiyatlandırma politikası izlediğini gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, otomotiv dünyası büyük bir yol ayrımında. Bir yanda BYD'nin temsil ettiği baş döndürücü hız ve agresif büyüme stratejisi, diğer yanda ise Toyota'nın simgelediği mükemmeliyetçilik ve uzun ömürlülük var. Bu iki felsefeden hangisinin uzun vadede galip geleceğini ise sadece zaman gösterecek.
