Otomotiv dünyasında sürücü tercihleri köklü bir değişimden geçiyor. Birkaç yıl öncesine kadar lüks sayılan teknolojiler, artık vazgeçilmez birer standart haline geliyor. Pazar araştırma firması AutoPacific tarafından yapılan son çalışma, bu değişimin en net kanıtını sunuyor: Amerikalı sürücülerin yeni bir otomobilde en çok istediği özellik, artık "eller serbest sürüş" sistemi.
Geçtiğimiz yılın favorisi olan akıllı telefonlar için kablosuz şarj üniteleri, bu yıl zirveyi otonom sürüş asistanlarına kaptırdı. Önümüzdeki üç yıl içinde yeni bir araç almayı planlayan sürücülerle yapılan ankete göre, katılımcıların %43'ü otoyolda direksiyona dokunmadan, sadece yolu izleyerek seyahat etme imkanı sunan teknolojileri talep ediyor. Bu oran, geçen yılın sonuçlarına kıyasla neredeyse iki katlık bir artışa işaret ediyor ve tüketicilerin teknoloji beklentilerinde ne denli büyük bir sıçrama yaşandığını gösteriyor.
Peki, Bu Sistemler Tam Olarak Ne İşe Yarıyor?
Bu teknolojileri, bildiğimiz hız sabitleyicilerin (cruise control) çok daha gelişmiş bir versiyonu olarak düşünebiliriz. Sürücünün dikkatli bakışları altında ve yalnızca onaylanmış otoyollarda çalışan bu sistemler, aracı şeridinde sabit tutabiliyor, çevredeki trafik akışına uyum sağlıyor ve hatta yavaş giden araçları sollamak için otomatik olarak şerit değiştirebiliyor. General Motors'un Super Cruise ve Ford'un BlueCruise gibi popüler sistemleri, sürücülerin ellerini direksiyondan çekmesine olanak tanıyarak özellikle uzun ve monoton yolculuklarda veya sıkışık trafikte büyük bir konfor sağlıyor. Bu sistemleri deneyimleyenler, yolculuk sonrası yorgunluk hissinin belirgin şekilde azaldığını ifade ediyor.
Talebin Ardındaki Güç: Güven ve Deneyim
AutoPacific'in araştırmasına göre, Gelişmiş Sürücü Destek Sistemleri'ne (ADAS) olan talebin artmasındaki en büyük etken, sürücülerin bu teknolojilerle daha fazla tanışması ve onlara duyduğu güvenin artması. AutoPacific, "Geçmişte kanıtlanmamış bir teknoloji olması ve sürücülerin kontrolü araca bırakma konusundaki çekinceleri nedeniyle otonom sürüş özelliklerine olan talep düşüktü. Ancak artık bu teknolojiler yeni araçlarda yaygınlaştıkça ve tüketiciler onları deneyimledikçe, bu algı değişmiş görünüyor," açıklamasını yapıyor. Nitekim GM, 500.000'den fazla aracında Super Cruise sisteminin aktif olarak kullanıldığını belirtti.
Ayrıca, bu yılki anket katılımcılarının yaş ortalamasının 39'a düşmesi ve genç neslin teknolojiye daha yatkın olması da bu trendi destekliyor. Bugün sürücülerin %48'i, araç kullanırken başka işlerle ilgilenebilmek için otomobillerinin kendi kendine gitmesini istiyor; bu oran geçen yıla göre 10 puanlık bir artış anlamına geliyor.
Geleceğe Bakış: Henüz Kitap Okuma Vakti Gelmedi
Sürücüler ne kadar istese de, bugün piyasada direksiyonu tamamen bırakıp kitap okuyabileceğiniz veya uyuyabileceğiniz bir binek otomobil bulunmuyor. Bu hayale en yakın teknoloji ise Mercedes-Benz'in Drive Pilot sistemi. Super Cruise gibi sistemlerden bir adım önde olan Drive Pilot, sürücünün sürekli dikkatini gerektirmiyor. Ancak bu sistem dahi yalnızca Kaliforniya ve Nevada'daki belirli otoyollarda, düşük hızlarda ve ideal hava koşullarında çalışıyor.
Sonuç olarak, arkaya doğru otomatik acil frenleme gibi diğer güvenlik özellikleri de popülerlik kazanırken, sürücülerin eller serbest sürüşe olan tutkusu, otomotiv endüstrisinin yakın gelecekteki inovasyon rotasını belirleyen en önemli güç olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Otomobillerin beyni otonom sistemlerle her geçen gün daha da akıllanırken, tüm bu ileri teknolojiye güç veren kalbini, yani motorunu da ihmal etmemek gerekir. Kaputun altındaki bu mühendislik harikasını en zorlu yağ ve kirden koruyarak performansını en üst düzeyde tutmak için, artık suya veya zahmetli işlemlere ihtiyacınız yok. Güvenli ve pratik bir çözümle motorunuzu ilk günkü temizliğine kavuşturmak için özel olarak geliştirilmiş bir susuz motor temizleyici ile tanışın.
