Yeni Renault 5 E-Tech, sadece görüntüsüyle bile satın alma sebebi olabilecek bir otomobil. Sanki birkaç klasik Renault hatchback modelini bilim kurgu sosuyla bir miksere atmışsınız gibi duruyor ve ortaya şaşırtıcı derecede lezzetli bir karışım çıkıyor. Ancak beni asıl fetheden şey, bir Mini Cooper E'ye meydan okuyacak kadar dengeli ve coşkulu sürüş karakteri oldu.
Çin'de üretilen yeni Mini J01'e kıyasla çok daha sert hissettiren rakibinin aksine, R5 sportif yol tutuşu ve konfor arasında mükemmel bir denge kuruyor. Tıpkı Mini gibi, R5 de bu segmentte nadiren görülen çok bağlantılı bağımsız bir arka süspansiyon sistemine sahip. Bu özellik, bozuk yollarda süzülürken araca şaşırtıcı derecede sofistike bir his katıyor. Tam da bir Fransız otomobilinden bekleneceği gibi...
Tasarım: Tron ve Baget Ekmeğinin Mükemmel Uyumu
Çok az otomobil, retro tasarım unsurlarını yeni, bütüncül ve modern bir görünümle Renault 5 kadar başarılı bir şekilde harmanlayabilir. Holografik görünümlü, köşeli gündüz farları ve far camlarındaki eşleşen karelerle adeta bir bilim kurgu filminden fırlamış gibi duruyor.
En sevdiğim detaylardan biri, kaputun sol tarafında yer alan ve klasik Renault 5'teki havalandırma menfezinin yerleşimini taklit eden '5' logosu. Test ettiğim üst donanım paketinde bu logo aydınlatılıyor ve aynı zamanda uzaktan şarj durumunu gösteren bir batarya göstergesi görevi görüyor. Kilidi açtığınızda çalan havalı animasyon ise kendinizi oldukça özel hissettiriyor.
Geçmişe Zarif Dokunuşlar
Arka aydınlatma grubunun tasarımı da klasik 5'teki gibi C sütununa doğru uzanıyor ve harika bir 3D efektine sahip. Bu farların içine entegre edilmiş sahte havalandırma kanalları ise ortadan motorlu efsanevi Renault 5 Turbo ralli aracına bir selam niteliğinde. Araçtaki tüm bu detaylar, genel tasarımla kusursuz bir uyum içinde; hiçbir şey zorlama veya sonradan eklenmiş gibi durmuyor. Jant tasarımları bile o kadar başarılı ki, en baz modeldeki jant kapakları bile estetik bir çekiciliğe sahip.
İç Mekan: 80'lerin Atari Salonu Atmosferi
İç mekan, dış tasarımla aynı retro-fütüristik yaklaşımı benimseyerek mükemmel bir uyum sergiliyor. Kalın ekran çerçevelerinin ucuz bir görüntü yerine akıllı bir tasarım tercihi gibi göründüğü nadir otomobillerden biri. Vites seçicinin üst kısmı yarı saydam ve içinde Renault logosu barındırıyor, bu da oldukça şık bir dokunuş. Sinyal kolları gibi kumanda birimlerinin tok, sönümlü ve pahalı hissettirmesi ise kalite algısını yükseltiyor.
Övgüyü hak eden bir diğer unsur ise koltuklar. 1970'lerin tasarım dergilerinden fırlamış gibi duran hardal sarısı renkte, kot kumaşını andıran bir döşemeye sahipler. Bu koltuklar hem yumuşak hem de destekleyici; kısacası Fransız konforunu en iyi şekilde yansıtıyorlar.
Android Automotive tabanlı yepyeni bilgi-eğlence sistemi sayesinde kullanıcı deneyimi de zirvede. Sistemin yapay zeka destekli dijital asistanı o kadar hızlı ve doğal tepkiler veriyor ki, onunla sohbet etmek diğer otomobillerdeki gibi garip hissettirmiyor.
Her Güzelin Bir Kusuru Var
R5'in iç mekanı harika olsa da kusursuz değil. Genel yapı kalitesi yüksek olsa da bazı plastik panellerin birleşim yerlerinde küçük kusurlar göze çarpıyor. Ergonomi de biraz tuhaf; direksiyonun sağ tarafında vites, silecek ve başka bir fonksiyon için olmak üzere üç adet kol bulunması kafa karıştırıcı olabiliyor. Ayrıca, vitesi 'Park' konumuna getirme seçeneği yok. Durmak istediğinizde aracı boşa alıp el freni düğmesine uzanmanız gerekiyor. Ama ne de olsa içinde biraz tuhaflık olmayan bir Fransız otomobili eksik bir ürün olurdu.
Asıl büyük sorun ise arka diz mesafesinin neredeyse hiç olmaması. Sürücü koltuğu benim gibi 1.80'in üzerindeki birine göre ayarlandığında, arkasına yetişkin birinin oturması imkansız hale geliyor. Bu durum, aracı dört kişilikten çok bir '3+1' yapıyor.
Sürüş Deneyimi: Keyifli ve Dengeli Bir Karakter
Beni asıl kazanan şey, R5'in sürüşü oldu. Direksiyon ne çok hassas ne de hissiz; tam kararında bir keskinliğe sahip. Virajlara girdiğinizde güzel bir şekilde ağırlaşıyor ve size bolca güven veriyor. Bu tepkisellik, eski Renault Clio'ları sevdiren karakteri yeni elektrikli çağa taşıyor.
İyi ayarlanmış süspansiyon sistemi de bir alkışı hak ediyor. Mini J01'den biraz daha yumuşak olması, bozuk yollarda daha konforlu bir sürüş sağlıyor. Özellikle virajlarda biraz fazla hızla girdiğinizde ve gazdan ayağınızı çektiğinizde, gerçek bir "hot hatch" gibi etrafınızda döndüğünü hissediyorsunuz. Bu sadece yeterli değil, aynı zamanda çok eğlenceli.
Test ettiğim araç, 148 beygir güç ve 245 Nm tork üreten daha güçlü motora sahipti. 0'dan 100 km/s hıza 8 saniyede ulaşan bu versiyon, belki bir Mini Cooper SE kadar atik olmasa da şehir içi ve dışı için fazlasıyla yeterli bir performans sunuyor. 52 kWh bataryası ile 410 km'ye (255 mil) varan WLTP menzili vaat eden R5, verimliliği sayesinde bu menzile yaklaşabilecek ender elektrikli otomobillerden biri olacağının sinyallerini veriyor.
Sonuç olarak, Renault 5 E-Tech, bazı kusurlarına (fiyat, arka diz mesafesi) rağmen karakteri, tasarımı ve sürüş keyfiyle öne çıkan, kalbinizle satın alacağınız bir otomobil. O, sadece bir yerden bir yere gitme aracı değil, aynı zamanda size her sürüşte gülümsetecek bir yol arkadaşı.
Renault 5'in bilim kurgu filmlerinden fırlamış bu göz alıcı tasarımını ve holografik parlaklığını ilk günkü gibi korumak istemez misiniz? Aracınızın eşsiz boyasını dış etkenlere karşı bir zırh gibi koruyup, o 'lezzetli karışıma' daha da derin bir parlaklık katmak için titanyum ve seramik katkılı formülüyle öne çıkan seramik wax ürünümüze göz atın.